Tohum; Neslin Devamı



Bir süredir yazamadım. Hayat bazen başka yönlere savurur bizleri. Ben de son dönemde bu savrulanlardan biriydim. Herkes gibi ben de payımı alıyorum hayattan.  Şimdi ise buradayım ve aklımdakileri sizlerle paylaşabildiğim için mutluyum.

Konumuz "tohum" olsun istedim bugün. Tohum deyince ne geliyor aklınıza. Tohum deyince benim aklıma neslin devamı için yeni bir yaşam geliyor. Yaşam döngüsünde birçok  türün devamı için tohuma ihtiyaç vardır, değil mi? Bu yazımda da yaşam döngüsü içinde yer alan bitkiler aleminde tohumun önemine değindim.

Bitkiler iki yöntemle çoğalırlar ve yaşam döngüsüne dahil olurlar. Eşeyli ve eşeysiz üreme terimlerini fen ve biyoloji derslerinden hatırlarsınız. Ben bu yazımda eşeyli üretim yani tohumla çoğaltma yönteminden bahsettim. 

Botanikte eşeyli çoğalma generatif çoğaltma olarak da adlandırılır. Bitkilerin tohumla üreyebilesi için erkek ve dişi hücrelerinin bir araya gelmesine ihtiyaç vardır.  Örneğin bahar aylarında hepimizi hapşırtan ve griden beyaza kadar renkleri bulunan polenler birer erkek hücredir ve çiçekteki dişi organla birleşip tohumu oluştururlar.  Tohum;  kabuk, besin deposu (endospremi) , embriyo olarak üç bölümden oluşur.(Şekil 1)

Şekil1

Her bitkinin tohumu, şekil  ve büyüklük olarak birbirlerinden farklıdır ama hepsi bu üç bölümden oluşur. Doğada tahmin edemeyeceğiniz  kadar  tohum çeşidi vardır. Ne kadar çok çeşit olursa olsun hepsi bu üç bölümden oluşur. Gözle görmekte bile zorlandığımız çilek tohumunda ya da nohut büyüklüğündeki Yelpaze palmiyesi tohumlarının da kabuğu, endospremi ve embriyosu vardır. 

Bu tohumlar uygun koşullarda toprakla birleştiğinde bize sebze olurlar, meyve olurlar ya da ruhumuza iyi gelen bir süs bitkisine dönüşürler. 

Sebze ve meyve yetiştiriciliğinde tohum gıda güvenliğimiz sağlığımız açısından oldukça önemlidir. Genetik çeşitlilik , yüksek verim, sürdürülebilirlik gibi kavramlar tohumun önemini bize anlatır. Genetik çeşitlik ifadesinde bir türe ait farklı genetik yapıdaki bitki çeşitliği vurgulanmak istenir. Bir bitkinin farklı yerlerde, farklı iklim koşullarında ve hastalıklara dirençli bir şeklide yetişebilir çeşitlerinin de  olması çok önemlidir. Tohumların sertifikalı ve sürdürülebilir olması yani nerden geldiği hangi şartlarda toplandığı, kalitesi gibi bilgileri içerir ve bu bilgilerin varlığı pestisit gibi zararlı ilaçların kullanımına engel olur. 

Son dönemde merak edilen  bir konu var. Atalık tohum,  hibrit tohum ya da genetiği değiştirilmiş tohum terimlerini sıkça duymuşsunuzdur. Yazının ilerleyen bölümlerinde bunların ne anlam ifade ettiğini okuyacaksınız. Öncelikle  tohum ıslahı kavramından bahsetmek istedim bu bölümde .



Şekil 2

Tohum ıslahı değişik iklim koşullarına dayanıklı , verimi yüksek, tohum üretebilmek amacıyla insan eliyle yapılan melezleme çalışmasıdır ve bilimseldir. Aslında fen ve biyoloji derslerinde okutulan bezelye çaprazlamasının tıpatıp aynısıdır. Kısacası hibrit tohumun geliştirilme yöntemidir. Ancak hibrit tohumlar halk arasında genetiği değiştirilmiş yani GDO’lu tohum olarak da anılır. Bu büyük bir  yanlıştır.  Aksine bu yöntemle elde edilen tohumlar, hastalık, zararlı, düşük sıcaklık koşullarına daha iyi dayanırlar. Gen aktarımı, ilaç veya hormon kullanımıyla ilgisi yoktur. Kısacası iki ebeveyn bitkinin melezlenmesi sonucu ortaya çıkan tohumlardır. Bu çalışmalar devlet  ve özel sektör  tarafından da yapılır.  Bu sayede tarım sürdürülebilir olup ekonomik olarak da kazanç artması sağlanır. F1 tohum olarak adlandırılan bu tohumlar sayesinde oldukça dayanıklı çeşitler ortaya çıkmaktadır ve sağlığa hiçbir zararı yoktur.(Şekil2) Hibrit tohum halk arasında "kısır" tohum diye de adlandırılır. Hibrit tohumlardan elde edilen ürünlerde ilk yıl  oldukça verim alınırken  bazen üretici  ikinci yıl aynı verimi elde edemeyebiliyor.  Aslında bu durumun sebebi melezleme sırasındaki ebeveynlerin baskın gelen taraflarına bağlı olabiliyor. Çiftçinin bir yıl önceki gibi verimin aynısını  alamaması gibi  durumlarda kısır tohum olarak adlandırılmıştır.






GDO'lu tohumda ise direkt olarak biyoteknolojik yöntemler ile tohumun DNA yapısıyla oynanıyor. İşte tehlikeli olan bu tohumlar çünkü hem doğaya hem de insanlara zarar verebiliyorlar. Bu GDOl'u ekilen tohumlar diğer standart veya hibrit tohumlarla döllenip doğaya saçılabiliyor. Ülkemizde GDO'lu tohum üretimi ve ithalatı 5977 sayılı kanunla kesinlikle yasaktır. 

Gelelim ata veya atalık olarak adlandırılan tohumlara.  İnsanlar temiz gıda tüketmek adına haklı olarak atalık tohum  arayışına girmiştir. Öncelikle bilinmelidir ki tohumculuk gerçekten bir bilimdir. Tohumun toplanması, saklanması ciddi şeklide önemlidir. Bir tohumun atalık tohum olduğunu kayıt altında olup olmadığına oldukça bağlıdır. Atalık tohumlar yerel çiftçiler tarafından yıllardır üretilen ve bir sonraki nesille ekimine devam edilen  ve düzenli kayıt altına alınan tohumlardır. Bilinçli çiftçiler tohumları diğer nesillere aktarırken bu tohumları kayıt altına alırlar. Topladıkları tohumların arşivini tutarlar. Söz konusu tohumların "hangi tarihte, kim tarafından, hangi iklim şartlarında , hangi coğrafyada toplandığına ve hangi şartlarda saklandığına  dair  şecereleri  (soyağacı ) vardır. Bu tüm dünyada bu şeklide yapılır. Atalık tohum bu kayıtlar sayesinde tescillenir. Bazen ben de atalık tohum ekmek yasak gibi söylemler duyuyorum. Aslında yasak değil. Tamamen doğayı, üreticiyi ve tabi ki insan sağlığını korumak amaçlı atalık olarak  iddia edilen tohumların  ekilebilmesi için tescil şartı aranmaktadır. 




Şekil 3

Yukarıda da bahsettiğim gibi tohumun saklama şartı çok çok önemlidir. Bazen arkeolojik kazılar sırasında toprak küplerde saklanmış tohumlar bulunur ve gerekli incelemeler yapılır ve hemen kayıt altına alınır.(Şekil3) Çünkü tarım binlerce yıldır yapılmakta . Bu tarz kazılar sırasında elde edilen tohumlar dışında nesiller boyu çiftçilik yapan ailelerin kullandıkları tohumlar önemsenmelidir. Tohumu satan satıcının o tohumları nerden bulduğu nerden topladığı hangi şartlarda sakladığı sorgulanmalıdır. Çünkü tohumlar minimum nemde ışıksız kuru ve serin ortamlarda saklanmalı. Saklanan tohum örnekleri düzenli olarak kayıt alınmalıdır. Binlerce yıllık tohum buldum söylemlerine, tohum takası yapan kişilere  şüphe ile yaklaşmakta fayda var. 

Peki bir ürünün hangi tohumla yetiştiğini veya bir tohumun nasıl bir geçmişi olduğunu nasıl anlarsınız? Ben kendi yöntemlerimi sizinle aşağıdaki paylaştım.
  • Atalık tohum adı altında satılan tohumların da muhakkak geçmişinin olup olmadığını araştırın. Atalık tohumlar basitçe elden ele dolaşan tohumlar değildir!!! Genelde nesiller boyu çitçiler bu tohumları satmaz tam tersine eker.
  • Piyasada satılan paketlenmiş tohumların toplanma  tarihleri, nerden toplandığı (menşeği)  hangi şartlarda ve hangi coğrafi alanlara dikileceğini vb gini bilgileri içeren barkodlu veya karekodlu ürünleri tercih edin.
  • Marketten aldığınız bir meyve veya sebzenin ya da ekmeğin  hangi tip tohumla yetişmiş olduğunu belgeyen bilgiler mevcuttur.(etiket ,işaret veya kare kod gibi) 
  • Pazardan aldığınız sebze ve meyvenin tohumunun ne olduğunu ancak üreticinin verdiği bilgiye güvenerek elde edebilirisiniz.
Yazımın başlığında da vurguladığım gibi tohum neslin devamıdır sevgili okurlar. Tohum ne kadar güzel korunup gelecek nesillere aktarılırsa ve doğru biçimde  toprakla buluşursa  toplumumuz o kadar sağlıklı olur. 


Önemli Not; Öğrencilik yıllarında ve zaman içinde   edindiğim bilgilerden özümsediğim ve günlük hayatımıza uyarlanabilecek olanları sizlere kendi cümlelerimle aktarıyorum.  İzinsiz kopyalanamaz.

Bu blogda kullanılan fotoğraflar üyesi olduğum tasarım platformundan yasal olarak alınıp sayfaya adapte edilmiştir. Ayrıca tüm görselleri yine aynı platform üzerinden kendim tasarladım .


Yorumlar

Popüler Yayınlar